21 Ocak 2013 Pazartesi

Ortaya karışık : McDonalds, çiğ krema ve çiğ süt

Kafamda ne varsa yazayım sonra unutuyorum tavsıyor :

- McDonalds abimiz kepekli hamburger yapmış. Çok oldu tabi ben ama ancak tattım. Bir Big Mac kesinlikle değil. Daha kötüsü Big Mac'den daha kalorili. İçinde mayonez filan var tabi. Ben firmanın yalancısıyım. Tepsilere koydukları kağıtların arkasında besin bilgileri var ya ordan baktım. Menüde salata var. Diş takırdatacak kadar soğuk olsa da tadı fena değil. Yanına zeytinyağı-limon sosu veriyolar 30 ml. Ben sadece yarısını koydum yetti. Salata sossuz 27 kalori. Kalori cetvelinde sosun kalorisi yok ama yarısı zeytinyağı ise 150 kalori civarıdır. Kısacası kalori açısından değil biraz daha sağlıklı, daha fazla lif içeren bişi yiyim derseniz bir alternatif. McDonalds'da kalorisi düşük yiyebileceğiniz tek şey salata. Ha bi de su var tabi:)))

- Bebişimin sindirim sistemi karıştı şu iki günde. Doktoru illa gıda olmayabilir dedi ama içimden bir ses benim ölsem yedirtmeyeceğim bilgim haricinde yediği dandirik bir pastadan diyor. 3 yaşına kadar gıda zehirlenmesi nedir bilmedi, buna da şükür ne diyim. Ben ancak bu kadar koruyabildim:(

- Firma sitesi de olsa mikrobiyoloji.org etiktir ve güzel bilgiler gönderir her hafta. Bu seferki tüketicilerle de paylaşılabilecek cinsten. Virgülüne dokunmadım :

"Hemen yılbaşında ABD'de çiğ sütten yapılmış peynir tüketimine bağlı olarak hastalanmalar görüldü ama ciddi bir salgın haline gelmedi. Çiğ süt satışı, ABD'de bazı eyaletlerde serbest iken, bazı eyaletlerde yasaktır. Çiftliğe giden ziyaretçiler çiğ süt alabilir ama marketlerde satılamaz. Çiğ sütten yapılan peynirlerin ise en az 60 gün süre ile olgunlaştırılma zorunluluğu vardır. Benzer kurallar AB ülkeleri için de geçerlidir.

Çiğ süt ya da çiğ sütten yapılmış süt ürünleri tüketildiğinde mutlaka hasta olunacak diye bir kural yoktur. Aynı kural çiğ et için de geçerlidir. Çiğ et ile yapılan çiğ köfte özellikle Güneydoğu Anadolu Bölgesinde halen sevilerek tüketilmektedir.

Bu gibi ürünlerde sadece, hastalanma riski çok daha yüksektir. Tehlike ve riskin ne olduğu bilinirse tercih tüketiciye bırakılır. Ancak, bu tehlike ve riskin tüketiciye yetkili kişiler tarafından aktarılması önceliklidir. Televizyonda ve internette çok fazla bilgi kirliliği var. Bilgi kirliliğinden sakınmak gerekli." 



2 yorum:

gıdacı dedi ki...

Size başka nasıl ulaşacağımı bilmediğim için buradan yazıyorum kusura bakmayın :)
Blogdaki yazılarınızdan anladığım kadarıyla anneloji.com adlı siteye de siz yazıyorsunuz. http://anneloji.com/archives/6704 < Burada dikkatimi çeken bir şey oldu: "Güzelim beyaz peynirlerimizin tadına 3 yaşında sonra yavaş yavaş alışsa da olur diyorum ben kızım için. Arada veriyorum ama esas yediği pastörize peynir…" Beyaz peynirlerin pastörize edilmemiş sütten üretildiği anlamını çıkarıyorum ben. Benim bildiğim kadarıyla sanayide pastörize edilmemiş sütten peynir üretilemez, çünkü belirttiğiniz gibi 6 ay salamurada kalması gereklidir. Bu ise, o işletmeye büyük mali bir yük getirir. Bu yüzden sanayide çiğ sütten peynir üretiminin tercih edileceğini zannetmiyorum.
Yanlış biliyor ya da yanlış anlamış olabilirim şimdiden özür dilerim :) Bilgilenmek amaçlı soruyorum. Bilgilendirirseniz sevinirim. Teşekkürler

GM dedi ki...

İlginiz için teşekkürler. Allahım ne güzel yazdıklarımı detaylı okuyanlar var diye çok çok seviniyorum:))

Bir anlam kayması mı olmuş diyeyim nasıl diyeyim diye düşünüyorum yorumunuzu okuduğumdan beri. Şimdi bi kere söylediğinizde haklısınız, sanayide çiğ sütün peynire işlenmesi sıkıntılıdır. Benim burada pastörize peynirden kastım büyük büyük firmaların, peyniri kesinlikle ve kesinlikle pastörize sütten yaptığına emin olduğum firmaların peyniri idi. Ama derdim illa da çiğ süt değil, ortam koşulları da. Bunu o yazıda ayrıca belirtmedim iyice kafalar karışmasın diye. Şimdi detaylandırayım.

Örneğin Sütaş. Labneleri filan geçtim tabi bir kalem ben bebişe özellikle süzme peynirini veriyordum. Biz eve kendimize daha aromatik, Kırklareli'nin yerel peynirlerinden alıyorum. Burada işletmeler küçük, çiğ sütü tamam belki peynire kullanmıyor olabilirler ama sonrasında peynirin işlenme ve özellikle bekletilme koşullarından emin olamadığım için büyük firmaların kontrollü ve hijyenik koşullarında üretilmiş peynirlerini tercih ettim. Burada görüyorum çünkü en basitinden ambalajları şişmiş vb peynirleri.

Yani meseleye biraz daha geniş bakıp, nihai ürünün mikrobiyolojik durumunu düşünerek ve bir çok anne gibi ekstra saykoya bağlayarak en temiz olduğunu düşündüğüm, en yüksek faydayı sağlayacağım peyniri yedirdim bebişe. Arada bizim peynirimizden yumurtasına koysam da temel olarak hanfendi pastörize peynirden ve tabi yoğurttan, kefirden devam ediyor beslenmeye.

İlginiz için tekrar tekrar teşekkürler. Dediğim gibi insanın okunuyor ve daha önemlisi kaale alınıyor olduğunu görmesi süpermiş:) Benim görüşüm bu, sizin başka bir fikriniz ya da yorumunuz varsa lütfen belirtim, çok samimiyim. Bilgi paylaştıkça çoğalır.

Bu arada bu yazışmamızı da koyuyorum bloga. Bir de görünür bir yere eposta adresimi çakıyorum:)))