10 Ekim 2012 Çarşamba

İlk Mekan Yazısı : SIDIKA

Eylül'deki 5. evlilik yıldönümümüz için herkesi gidecek güzel bir yer önerin diye sıkıştırıp durdum, sonra da "Ayol ben ne zamandır Sıdıka'ya gidicem. Bundan iyi fırsat mı olur?" diyip sevdiceği çekiştire çekiştire Şair Nedim'e götürdüm. 


Sıdıka Cafe Bistro Meze Rest.

Sıdıka, bir  Meze Restoranı. Mekana kendi ismini vermiş hatunla seneler seneler evvelsinden ekşi sözlükten tanışıklığım var. O zaman ikimiz de kendi halinde sözlükte takılan mühendisler idik. Bir ara koptuk birbirimizden. Meğer hatun o arada restoran işletmeciliği ve yeni tatlar yaratmada İstanbul'un önde gelenlerinden biri olmuş:) Tekrar haberleşmeye başlamamız ile benim kendisini ziyaretim arasında ne yazık ki bir kaç ay ve hatta bir şehir var. Gidip de güzelim yemeklerini tattıktan sonra geç kaldığıma iyice hayıflandım açıkçası.

Yukarıdaki fotoğraf internet sitesinden. Şair Nedim'in artık ne yazık ki rutinleşmiş kalabalığından sonra çok sakin ve rahatlatıcı bir mekana giriyor insan kapıdan adımını atar atmaz. Hem meraktan hem de her şeyi tadıp yazma isteğimden dolayı her şeyden sipariş verdik. O günün "tahtası" ise benden :
   
Günün menüsü taktimimdir.)
Nelerin tadına baktık kısaca yazayım :

- Ot Tabağı : Pazı, ıspanak, börülce ve kraliçe Cibez'in üzerine Ayvalık sızmasıyla oluşmuş çok iyi bir tabak.. Otların tadını öldürmeden pişirmişler ve zeytinyağı-limon-tuz dengesi çok güzel sağlanmış. Hafif bir akşam için sırf bu tabak, bir küçük sepet "foccacia" ve bir kadeh beyaz şarap yeter de artar bile.

- Fıstıklı Peynir : Benim ilk defa Sıdıka'da tattığım farklı bir peynir ve fıstık yorumu. Çok iyi... Restoranının tüm malzemlerini en iyisinden seçtiğini özellikle belirtiyor Sıdıka ve hatta fıstığı Antep'ten özel olarak getirdiğini belirtti. Bu karışımın tadını bu haliyle koruyarak seri üretim yapabilsem Sial'de ödül alırım yahu:) Sıdıka'ya söyledim formülü çalmak (!) için ama "İki günde bozulur, bunun taze yapılması lazım" diye tüm ar-ge hayallerimi suya düşürdü. Sağlık olsun:)

- Köz biber ve patlıcan : Kendi kömür közlerinde yapıyorlarmış. Ben patlıcan pek sevmem ama sevdicek delisidir; süpürdü bu tabakları tabi.  

- Ahtapot ızgara : Çok güzel. Izgaranın tadını alabilmek çok güzel. Klişe olcak ama gidin yiyin ben anlatmıyım:) 

- Tereyağında karides : Hep söylerim deniz çocuğu olmadığımı ve deniz mahsülleri bilgimi yeni yeni ve yavaş yavaş oluşturduğumu. Benim gibi biriyseniz Sıdıka'nın bu karidesin tazeliğini koruyan stili size çok da uygun olmayabilir. Denizin çocukları siz yumulun...

- Yeşil makarna : Her gittiğim yerde makarna yerim, burda da yedim. Pestosunda yine meşhur Antep Fıstığı vardı. Fena değildi.

- Lakerda : Gidin bilen birinin elinde yiyin, bana güvenmeyin.

- Abidin ve Sakızlı Muhallebi : İkisinin de tadı çok güzeldi. Abidin Sıdıka'nın sufle yorumu. Sanırım adı "Bana mutluluğun resmini çizebilir misin Abidin?"den alıyor. Gelecek sefere soracak bişiler kalsın. Sakızlı muhallebinin içindeki minik badem dilimleri de güzel bir lezzet vermiş.

Gitmeden önce "porsiyonları küçük" demişlerdi. Aç kalmadık tabi ki Sıdıka'nın ev sahipliğinde ama evet porsiyonlar alışıldık Türk tipi porsiyonlara göre küçük. Esasında ben bu küçük porsiyonu seviyor ve destekliyorum. Bir çok şeyden baymadan tatma imkanı veriyor. Bir de çocukluk kabusu var tabi : "O tabaktakiler bitecek." Porsiyonlar kararında olunca ne tabakta bişi kalıyor, ne ben patlıyorum yemekten ne de yediğimin tadı tavsıyor.

Bu benim ilk mekan yazım. Şöyle bir okudum da sevgi kelebeğinin yandaş yazısı gibi olmuş. Açıkçası umrumda değil. Bana ters gelen bişi görsem Sıdıka ile hukuğumuza filan bakmaz yazardım. Mekan temizdi. Tuvaletlere özellikle bakarım. Tuvalet de temizdi. Mutfağa dalmam gerekirdi atlamışım. Bir gıda mühendisi gözüyle bundan sonra gideceğim mekanların mutfaklarına dalacağım. Garson arkadaşlar da ilgiliydi. Fiyatlar zaten belli, müthiş pahalı bir yer değil Sıdıka. Ambiyansına, servisine ve özellikle de yemeklerine uygun fiyatlar biçtiklerini düşünüyorum. Artık akşamları açıklar. Pazar kapalılar. Bir tek Cuma gündüz servisleri var ama gitmeden bir kontrol edin sitesinden filan . Hatta mutlaka rezervasyon yaptırın çünkü çat kapı yer bulamayabilirsiniz.

Gelecek sefere asma yaprağına sarılmış levrek ve kadayıfta karides yemeğe gideceğim çünkü aklımda kaldılar.  Ot tabağı ve fıstıklı peyniri de illa ki sipariş edeceğim:)

2 yorum:

Handan dedi ki...

vay arkadaş! hatun trakya ellerinden geliyor ben buradan kalkıp gidemiyorum:)))) fıstıklı peynirini tatmıştım, çok güzeldi fıstık ve peynir delisi benim için, bir dahakine gidip ahtapot yiyeceğim, kahve-bira içmeyeceğim.

GM dedi ki...

Ahtapotu çok seversin eminim:)))