7 Ocak 2013 Pazartesi

Organik meyve, akrilamid, bozulmuş gıdalar filan filan filan

Canım çok sıkkın blogcum. Makarna işini bir türlü başlatamadım. Hey heylerim üstümde. Her işi kendim yapmalıymışım tekrar onu öğrendim. Seçici olup sıradanı beğenmediğimden sanırım tabi. Off off. Neyse bir haftaya toplayacam inşallah siteyi.

Bir iki not yazayım, seni de ihmal etmeyeyim.

- Anneloji'den sordular "Hangi sebze-meyveyi organik almalıyız?" diye ben de kalemim yettiğince cevap verdim : http://anneloji.com/archives/6955

- Yine anneloji.com ile akrilamid yazalım diyoruz. Büyük bela kapımızda. 5 sene önce bir tufan olmuş bu kanserojen maddenin gıdalarda özellikle bebek bisküilerinde vb bulunmasıyla ilgili. Büyük firmalara yok bizde bla bla bla diye carlasalar da son yapılan bir araştırma (ki ecnebiler değil çatır çatır bizimkiler yapmış) baya baya var diyo. Akrilamid konusunda referans verebileceğim Türkçe bir site yok; daha da komiği şudur diye tak tak tak diye yazan da yok. Gerçi araştırmalar devam ediyor ama sadece riski azaltma adına patates cipsi ve kızartması, kek ve kahve ile arayı azcık soğutmak lazım. Patatesi bırak kızatmayı yemeğini bile yapmıyodum. Dışarda patates kızartmasına elveda. Kahvenin insanttını da eve sokmamak lazım. Keki de kurabiyeyi de fazla tüketmemeli, haftada bir anca.  Ya da en iyisi 120 derece altında pişirmek. Onun için de deneme yapmak lazım. En son şekersiz keki becerdim ama bir de 120°C altında henüz pişirmedim. Onu da yapıp paylaşayım sizlerle.  

- Şüphelendiğiniz gıdaları kedilere köpeklere veriyonuz di mi? Ben bile profesyonel olarak bu işi yapsam da aldığım tavuğu filan unutabiliyorum. Geçen daha son kullanmasına var sandığım organik tavuklarımı kızartıp bir güzel köpeklere verdim. Kim benim kadar iyi bakıyo be sokak hayvanların (!) :)))

Haydin görüşürüz ben bi iş kurup gelicem:)))

3 yorum:

Gümüş Saçlı Adam dedi ki...

Merhaba Arkadaşımın blogu,
bir pazartesi akşamı berbat bir iş günün arkasından facebook da gördüğüm bir linkin peşine takılarak geldim buralara kadar. akrilamid mevzusunu okuduğumda birden EFSA, Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi, nin 2009 yılında tertip ettiği akrilamid kolokyumuna ülkeyi temsilen katıldığım, Avrupalı aziz bilim adamları ile bu illeti tartıştığım geldi aklıma, naçizane o dönemlerde ben de akrilamid peşinden koşturmakta idim, Türkiye de riskli gıda ürünlerinde bu maddenin rutin olarak tespit edilmesine yönelik metot geliştirme çabalarım vardı ve bu toplantı benim için büyük bir fırsattı, hali ile karşılaştığım bütün bilim insanlarına "nasıl yapıyorsunuz" diye sordum durdum, kime sorsam yaka kartıma baktı, Türkiye yazısını görünce de "Vural Gökmen'e sorsaydın ya,biz de ondan öğrendik" dediler. kös kös geri döndüm ve Hacettepe üniversitesinden Prof.Dr. Vural Gökmen'e sordum öğrendim. Bu analiz istenirse rutin olarak yapılabilecek durumda şu an. Akrilamid dediğimiz bu nesne protein ve karbohidrat içeren gıdaların kuru ortamda ısıtılması yolu ile enzimatik olmayan esmerleşme reaksiyonları olarak bilinen Maillard tepkimeleri sonucu ortaya çıkan bir çok maddeden birisi, kanserojen etkisi tam olarak ispatlanmamış olmasının yanında proses bulaşanı olarak sınıflandırılması sureti ile kontrolunun güç olması, Avrupa Birliği üyesi ülkeler arasında dahi bir limit değer belirlenmesine biraz da ticari kaygı ile engel olmuş diyor,talep durumunda akrilamid canavarı hakkında biraz daha bir şeyler söyleyebileceğimi hatırlatarak verdiğim rahatsızlık için özür diliyorum.

GM dedi ki...

Körün peşinden koştuğu gözü sen altın tepside sundun be abicim:))) Vural Hoca ile 2010daki Gıda Güvenliği Kongresinde tanıştım sanırım. Bu yazı içerisindeki çalışma da ilgi çekici. Limit yok evet, ticari kaygı çok evet. Benim patates kızartması, cips, kek ve instant kahveyi azaltma önerime ne diyosun? Konuşalım be abicim, hatta kaleme al yayınlayalım burda...

gümüş saçlı adam dedi ki...

Bu blog olayı aşmış hocam, tamı tamına 14 gün olmuş, ayıp olmuş. orta yapılmış ama topa kalkan olmamış yani. gelelim sorunun cevabına; aslında sen cevabı çiğ süt ürünlerinin tüketilmesi ve taşıdığı riskleri analattığın yazıda kendin vermişsin.akrilamid bir risk mi? evet, bu riskten korunmak adına patates kızartması, cips, kek, instant kahve, görüyor ve arttırıyorum, ızgara, tost vs tüketiminden uzak mı duralım? kişiye göre değişir. Yemek, sadece ihtiyaç duyulan besin maddelerinin sindirim sistemi yolu ile alınması değil, aynı zamanda bir keyif, hatta bir serenomi ise,bu keyiften ödün vermeden ama abartmadan devam edebilir. paracelsus abinin dediği gibi her şey zehirdir, önemli olan dozdur, dur bi hava atayım orijinalini bulayım lafın, sen lisanstan hatırlarsın;"Alle Ding' sind Gift, und nichts ohn' Gift; allein die Dosis macht, daß ein Ding kein Gift ist.
"All things are poison, and nothing is without poison; only the dose permits something not to be poisonous.".. sevgiler arkadaşım