5 Eylül 2012 Çarşamba

Organik Gıdaların Besin Öğeleri Konvansiyoneller İle Aynıdır.

Bomba haber gibi gelebilir kimilerine ama ben şaşırmadım :

Organik tarımla üretilen meyve ve sebzeler konvansiyonelle üretilenlere göre daha fazla vitamin, mineral filan filan içermiyor. İmza : Stanford Üniversitesinden bir grup bilim insanı. Newyork Times haber yapmış. Daha sade bir dille yazılan aynı konu üzerine başka bir haber daha var. 

İşin özü şu :

- Organik sebze ve meyveler geleneksel yolla üretilenlere göre daha fazla vitamin ve besin maddesi vb içermiyor.

Organik sebze ve meyveler geleneksel yolla üretilenlere göre daha az böcek ilacı ve kimyasal içeriyor. Hiç içermeme söz konusu değil çünkü tarladan tarlaya vb bulaşma oluyor. Organikler kimyasal açısından daha temiz ve konvansiyoneller kimyasal açıdan limit içerisinde. Tabi bu çalışma ABD'de yapılan bir çalışma. Bizde kimyasal limitlerini aşanlar çıkınca da şaşırmıyorum nitekim  denetimlerimiz zayıf.

- Organik etde de aynı durum geçerli. Belirgin bir besin öğesi farklılığı yok. Sadece bakteri oranında bir düşüş var ama her türlü bakteri zaten düzgün bir pişirmede elimine ediliyor.

- Organik süt daha fazla omega-3 içeriyor. Bu güzel haber özellikle ben bebişe organik süt verirken:)

- Amerikan organikçileri kısaca bu haberi "biz zaten besin öğeleri için değil daha az kimyasal için destekliyoruz organiği" özetiyle karşılamış durumdalar. Ama ana akım medyanın mal bulmuş mağribi gibi bu habere atlamalarından da şikayetçiler. https://www.facebook.com/ewg.org

- Stanford'dan önce bu araştırmayı Sakarya Üniversitesi'nden şu anda ne yazık ki adını hatırlamadığım bir hocamız yapmıştı. Tabi ki bu çalışma duyulmadı çünkü organik gıdaya yatırım yapanların pek hoşuna gitmiyordu (O zaman ki patronuma bu haberi verdiğim andaki yüz ifadesini unutamam:)

- Stanford'un çalışması 4 senede gerçekleşmiş bir istatistiki çalışma. Organik gıdaları ele almış 237 çalışmayı incelemişler ve organik gıdaların beslenmeye eklenmesinin sağlığa pozitif katkısına bakmışlar. Araştırmayı finansör almadan ve tarafsız tamamlamışlar ve bu konuya hassasiyet gösterdiklerini özellikle belirtiyorlar.

- Çalışma tad konusuna hiç bakmamış. Bizde organik gıda tüketicisi buna çok önem verir. Misal ben çocuğuma benim çocukluğumda yediğim lezzetteki kaşarı, yoğurdu ve peyniri yedirmeyi tercih ediyorum.  

- Haberde de bulunan bir noktayı tekrar hatırlatma yarar var : Meyve ya da sebzenin olgunluk durumu organik ya da konvansiyonel olmasından daha çok vitamin içeriğini etkiliyor. Örneğin olgunlaşmamış organik bir meyvenin vitamin içeriği olgunlaşmış konvansiyonel aynı meyvenin vitamin içeriğinden daha az. Sırf organik diye buruşmuş, tazeliğini yitirmiş ve hatta hala ham sebze meyve almayın kısacası.

Bu konu bizim medyamızda ne kadar yer alır ne kadar ses getirir bilemiyorum. Ben hala organik üretimi ve sürdürülebilir tarımı destekliyorum. Nitekim senelerdir biliyordum ve söylüyordum ekstra bir besin öğesi içermediklerini. Ama organik tarım sürdürülebilirdir; daha az kimyasal kullanımı ile doğa ve insan ile dosttur. Türkiye'de organik üreticilerin çoğu bu bilinçle üretim yapar; bu işte çok para var diye girenin ben henüz görmedim. Organik işinin ruhsal bir boyutu bulunuyor yani ama organik ürünler tüm dünyada pahalıyken bizde daha da pahalı hala ne yazık ki. Bu da tüketimi düşük seviyede bırakıyor. Organik ürünleri bütçe el verdiğince almak, konvansiyonel ürünleri de yerel ve küçük üreticilerden temin etmek şimdilik en "doğa sever" yaklaşım. Ben şahsen bunu yapıyorum. Bu tip haberleri de insanların bilgi seviyesi artması ve ona göre seçimlerini yapsın diye yazıyorum. Hep söylerim nitekim "Bilgi paylaştıkça çoğalır".

4 yorum:

Handan dedi ki...

gayet net ve aydınlatıcı bir yazı. türk medyası bittabi bu haberin üstüne atlayacaktır başta ismet berkan ( sakallı hazret geçenlerde gdo lu gıdaları övdü ya) ben haklıydım, diyerek ve büyük şirketlerin pr yazarları, utanmadan bunu savunacak hem de eğip bükerek,

alkım doğan dedi ki...

teşekkürler yazı için. organik üretimin desteklenmesi gerektiğine inanıyorum ben de. beslenme çok hassas bir konu, geleceğe dönük olası senaryolar insanın canını sıkıyor.

sevgiler.

Adsız dedi ki...

merhaba,
ben fatma.
birincisi organik olmayan sebze-meyveler olgunlaşıp mı soframıza geliyor, yoksa erken safhada mı toplanıyor, yolda gelirken-depoda beklerken olgunlaşıyor?
ikincisi endüstriyel sütlerin/etlerin yağ asit örüntülerinin doğal beslenmiş hayvanlarınkinden farklı olduğunu öğrendik. o halde nasıl şimdi endüstriyel tarım/üretimin daha sağlıklı olduğunu iddia edebiliriz?
üçüncüsü siz de konvansiyonel tarım ve endüstriyel üretime inanıyor olsaydınız doğal ürünleri tercih etmezdiniz. demek ki siz de şüpheleniyorsunuz. bu işin eğitimini almış bir insan olarak siz şüphelenirseniz, ben sağlığa zararından emin oluveririm. paylaşımınız benim düşüncelerimden emin olmama neden oldu. teşekkürler.
saygılar.

GM dedi ki...

Merhaba Adsız Fatma Hanım (Adsız çünkü size istersem ulaşabileceğim bi e-posta olmadığı için.)

Birinci sorunuzun cevabını tam olarak ben veremem çünkü ziraatçi değilim. Muzun olgunlaşmasının depolama ve taşıma sırasında olduğunu biliyorum. Bu kural organikte de değişmemiş olabilir. Ama dediğim gibi bilmediğim bir konu. Yalnız yorum yaptığınız yazıda sebze ve meyvelerin özellikle vitamin içeriğinin konvasiyonel ya da organik olmasından daha çok ne kadar taze olduğu ile ilgili bir bölüm var. Orada belirttiğim gibi sırf organik diye kendinden geçmiş marullara biberlere yüz vermemek lazım.

İkinci sorudaki yağ asidi örüntüsünden kastınız nedir? Zincir mi yağ asidi profili mi? Bu konudaki çalışmayı bizimle paylaşabilirseniz çok çok sevinirim.

İkinci sorunuz esasında retorik bir soru ve sanırım benden bir cevap beklemiyorsunuz. Ben de zaten soruyu cevaplamayacağım değiştireceğim. Konvansiyonel ürünlerin organiklerden daha sağlıklı olduğunu hiç bir yerde iddia etmedim. Bu çalışma da onu iddia etmiyor.

Üçüncü olarak da benim gibi kendi halinde bir gıda mühendisi annenin çıkarımlarından bu kadar kesin kati çıkarımlar yapmanız açıkçası beni onurlandırdı, esas ben teşekkür ederim. Elimden geldiği kadar organik ve ekolojik tarımı desteklemeye çalışırım, kullanırım ama örneğin yaşadığım şehirde bir organik pazar yok, netten sipariş için uzağım. Beni takip edenler bilirler her çarşamba aksatmadan pazara çıkmaya çalıştığımı ve mümkün olduğu kadar civar köylerden, üreticilerden alışveriş yapmaya çalıştığımı. Konvasiyonel tarım ölümüne karşı olduğum bişi değil, evimde kullandığım yoğurt da, salça da, mercimek de konvasiyonel tarım ürünü. Hayatın gerçekleri var ve ben her halk insanı gibi dengede yaşamaya çalışıyorum hayatımı. Takım tutar gibi konvasiyonelci ya da organikçi değilim. Hatta o kadar sevmem ki bu yandaşçılığı futbol takimı bile tutmam. Benim takip ettiğim bilimdir. Kendini yalanlayabilecek bilim!!

Sevgiler de saygılar da bizden efem. Gelecek sefere sadece isminizden fazlasını paylaşmanız umudu ile:))